Sodyum Düşüklüğü

Sodyum Düşüklüğü



Sodyum, sinir ve kas fonksiyonu için hayati öneme sahiptir. Aynı zamanda kan basıncını düzenlemeye yardımcı olur. Yeterli sodyum olmadan, vücudun hücrelerdeki ve çevresindeki su dengesini koruması mümkün değildir. Bir elektrolit dengesizliği olan sodyum düşüklüğü, akut ve kronik tipte yaygın olarak görülür. Genellikle belirli sağlık sorunlarının sonucu olarak ortaya çıkar. Tedavi seçenekleri arasında sıvı alımının sınırlandırılması, ilaç kullanımı veya IV sıvı alımı yer alır.

Sodyum Düşüklüğü Nedir?

Hiponatremi olarak da bilinen sodyum düşüklüğü, kandaki düşük sodyum seviyesini ifade eder. Sodyum, kanda bulunan bir element veya bir elektrolittir ve çoğunlukla hücrelerin dışındaki vücut sıvılarında bulunur. Vücut sıvıları ve dokularındaki en pozitif yüklü iyon olduğu için tüm kimyasal süreçlerin tamamlanmasına yardımcı olur. Yaşamsal faaliyetler hücresel düzeyde gerçekleşir; sodyum olmadan kas ve sinir hücrelerindeki işlemler tamamlanamayabilir.

Sodyum ayrıca, vücudun su tutma yeteneğini de etkiler. Sodyum seviyesi düşük olduğunda vücut, elektrolit ve su dengesini koruyamaz. İdeal olarak, sağlıklı yetişkinlerde sodyum değeri 136-145 mEq/L'dir. Şiddetli hiponatremi, serum sodyumunun <125 mEq/L olması olarak tanımlanır.

Sodyum düşüklüğü aşağıdaki şekillerde olabilir:

  • Övolemik (normovolemik) hiponatremi: Bu tip hiponatremide vücutta bulunan sodyum miktarı dengeli olsa da su miktarı artış gösterir. Hücre dışı sıvı hacminde hafif bir artış olsa da ödeme neden olacak kadar değildir. Beyin kanaması, küçük hücreli akciğer kanseri, beyin tümörleri gibi hastalıkları bulunanlarda ortaya çıkabilir.
  • Hipervolemik hiponatremi: Bu tip hiponatremide, su miktarı daha fazla olmak üzere, su ve sodyum miktarı aynı anda artar. Hücre dışı sıvı hacmi belirgin şekilde arttığı için ödem meydana gelir. Daha çok böbrek, karaciğer ve kalp hastalıklarına sahip olanlarda görülür.
  • Hipovolemik hiponatremi: Sodyum kaybı daha fazla olmakla birlikte, vücutta su ve sodyum miktarı azalır. Hücre dışı sıvı hacmi azalmaya başlar. Antidiüretik hormon uyarılarak böbreklerin çok konsantre idrar yapmasına ve suyu tutmasına neden olur. Bu durum, aşırı terleme ve sıcak ortamda egzersiz nedeniyle görülebilir. Kusma ve ishal nedeniyle aşırı sıvı kaybı, pankreatit ve yanıklar nedeniyle de ortaya çıkabilir.

Sodyum Düşüklüğü Neden Olur?

Hücrelerin dışında bulunan sıvılardaki sodyum miktarı normalin altına düştüğünde, seviyenin dengelenmesi için su hücrelere girer. Bu, hücrelerin çok fazla su ile şişmesine neden olur. Beyin hücreleri şişmeye karşı özellikle hassastır. Düşük sodyum semptomlarının çoğuna bu durum neden olur.

Sodyum düşüklüğünün nedenleri aşağıdakiler olabilir:

  • Su zehirlenmesi
  • İshal
  • Kalp, böbrek ya da karaciğer hastalıkları
  • Steroid, hormon veya metabolizmadaki kusurlarla ilgili durumlar
  • Terleme
  • Kusma
  • Vücudun geniş bir alanını etkileyen yanıklar
  • Diüretikler, heparin, bazı kemoterapi ilaçları gibi ilaçlar: Özellikle kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olmak için kullanılan diüretiklerin bir yan etkisi olabilir. Bu ilaçlar, sodyum seviyesinin idrarda aşırı düşmesine neden olabilir.
  • Uygunsuz antidiüretik (ADH) hormon sendromu: Bu durum, bir hormon olan ADH uygun şekilde düzenlenmediğinde ortaya çıkar. ADH, diürez (idrar) önleyicidir. Hormon dengesi bozulduğunda idrar koyulaşır ve konsantre hale gelir. Bu, idrar atılımının neredeyse durma noktasına gelmesine neden olur. Kişiler, normalden daha sık aralıklarla idrar yapabilir ve böbrekler çok fazla sodyum atabilir. Belirli akciğer kanseri türleri de dahil olmak üzere birçok rahatsızlığın semptomu olabilir.

Sodyum seviyesinin düşük olması, bunların yanı sıra hipotiroidizm ve adrenal yetmezlik gibi hormonal rahatsızlıklarla da açıklanabilir. Fazla su tüketimi, sodyum miktarını dengesiz hale getiren su zehirlenmesine neden olabilir. Bazı hastalar için bu durum, duygudurum bozukluklarıyla ilişkilidir.

Terlemeye bağlı olarak normalden daha fazla su kaybına neden olan aşırı egzersiz de şiddetli hiponatremiye yol açabilir. Bebeklerde ise mama yerine su veya dengeli bir elektrolit solüsyonu verildiğinde hiponatremi oluşabilir. Aşırı dozda ilacın MDMA (ecstasy) ile birlikte kullanılması da sodyum düşüklüğü ile ilişkili olabilir.

Sodyum Düşüklüğü Belirtileri Nelerdir?

Sodyum düşüklüğünün olası belirtileri aşağıdaki gibidir:

  • Mide bulantısı ve kusma
  • Kafa karışıklığı
  • Kas zayıflığı, spazm veya kramplar
  • Asabiyet ve huzursuzluk
  • Baş ağrısı
  • Yorgun ve halsiz hissetme
  • Denge kaybı
  • Kemik sağlığında bozulma
  • Nöbetler

Hiponatreminin klinik belirtileri, serum sodyumunun düşme hızına bağlıdır. 24 ila 48 saat içinde sodyumda akut bir düşüş, ölümcül olabilen beyin sapı herniasyonuna, nöbetlere, komaya, solunum durmasına ya da ciddi beyin ödemine neden olabilir. Bu durum, sodyumun 125-130 mEq/L gibi nispeten çok düşmediği durumlarda dahi meydana gelebilir.

Belirtiler, birkaç gün veya hafta içinde kademeli olarak azalabilir ve daha hafif seyredebilir. Bazı kişilerde ise asemptomatik olabilir. Giderek azalan nörolojik belirtiler arasında kusma, kafa karışıklığı, baş ağrısı, uyuşukluk ve mide bulantısı bulunur.

Sodyum Düşüklüğü Nasıl Teşhis Edilir?

Hiponatremiyi teşhis etmenin tek yolu kan testidir. Hastalardan ayrıca, idrar elektrolitlerini ve konsantrasyonunu kontrol etmek için idrar testi istenebilir. Kapsamlı tıbbi öykü, kullanılan ilaçlar ve fizik muayene ile birlikte bu testler, su dengesizliğinin nedenini ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Teşhis için yapılan testler şunları içerebilir:

  • Kapsamlı metabolik panel (CMP testi, kan sodyumunun ölçülmesini sağlar.)
  • Osmolalite kan testi
  • İdrar osmolalitesi
  • İdrar sodyum (Normal seviye 20 mEq/L ve 24 saatlik idrar testinde günde 40 ila 220 mEq'dir.)

Sodyum Düşüklüğü Nasıl Tedavi Edilir?

Hiponatremi tedavisi, hastalığın altında yatan nedeni iyileştirmeye odaklanır. Tedavi ayrıca, sodyum düzeyine, hastalığın gelişme süresine ve semptomlara bağlı olarak belirlenir. Aşırı su alımına bağlı hiponatremi durumunda, hastaların sıvı alımını geçici olarak azaltması gerekir. Durumun nedeni kanser ise tümörü çıkarmak için radyasyon, kemoterapi veya cerrahi yöntemlerden yararlanılarak sodyum dengesizliği düzeltilebilir.

Hipervolemik hiponatreminin tedavisinde birinci basamak tedavi olarak su kısıtlaması önerilir. Bu, günde yaklaşık 1 litre ya da daha az su dahil sıvı alınmasını içerir. Diğer tedaviler arasında furosemid ile diüretik tedavisi, sodyum kısıtlaması veya vaptan tedavisi yer alır.

Diğer tedaviler, spesifik hiponatremi tipine bağlıdır.

  • Damar yoluyla sıvılar (IV): Doktor, kandaki sodyum içeriğini artırmak için IV sodyum solüsyonu gibi sıvıları hastanın damarlarına enjekte eder.
  • Semptomları hafifleten ilaçlar: Düşük sodyum nedeniyle yaşanan semptomları kontrol altına almak için bazı ilaçlar reçete edilebilir. Hastalar, vücutta kaybedilen sodyumu geri kazanmak için elektrolit içeren içecekler tüketebilir.
  • Su alımını sınırlamak: Kişiler, sodyum miktarını artırmak için fazla su içmekten kaçınabilir. Susama hissedilmemesi ve idrarın renginin açık sarı renkte olması, hastaların daha fazla suya ihtiyacı olmadığının işaretleridir. Ayrıca, dayanıklılığa dayalı spor aktiviteleri sırasında su yerine elektrolit içeren sıvılar tüketilebilir.
Uzm. Dr.
Semiha Ayaydın Kaplan
İç Hastalıkları
MEDICANA KADIKÖY
Profili Gör
Oluşturma: 31.05.2024 02:26
Son Güncelleme: 12.06.2024 03:43
Oluşturan: Semiha Ayaydın Kaplan
+A A-

İlgili Bölüm Hekimleri