Çocukluk döneminde lösemi ile birlikte en sık görülen hastalıkların başında çocuk beyin tümörü gelmektedir. Yetişkinlerde çok nadir olarak ortaya çıkan bu tümörler genellikle embriyo döneminde oluşan fakat doğumdan sonra yok olması gereken hücrelerden kaynaklanmaktadır. Tüm çocukluk çağı hastalıklarının yaklaşık %20’sini oluşturan beyin tümörleri genellikle beyin sapı ve beyincikte görülmektedir. Vakaların ortalama olarak yarısında kötü huylu olan bu tümörler beyinle birlikte omurilik gibi vücudun farklı bölgelerini de etkileyebilmektedir. Bununla birlikte, tedavi yöntemleriyle elde edilen başarılar yetişkinlere göre daha fazladır. Cerrahi operasyonla çıkarılan tümörler ve ardından yardımcı kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları sayesinde günümüzde daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Ependimom
Ependimom, beyin içinde bulunan ve destek hücreleri olarak da bilinen glialarda oluşan tümörlerden biridir. Beyin ventriküllerinde ve omurilikte ortaya çıkan ependimom, pediatrik beyin tümörlerinin yaklaşık %10’unu oluşturmaktadır. Kırmızı, gri ve yumuşak dokulu bir tümör olan ependimomların içinde bazı vakalarda içi dolu kistler bulunabilmektedir. Tümörün yeri ve büyüklüğüne göre hastaların gösterdiği semptomlar değişmektedir. Ependimomun genel belirtileri şu şekildedir:
- Görme kaybı, çift ya da bulanık görme,
- Boyun ve baş ağrısı,
- Mide bulantısı ve kusma,
- Denge kayıpları ve yürümede zorlanma,
- Nöbetler ve uyuşmalar.
Pilositik Astrositom
Santral sinir sistemi tümörleri arasında yaygın olarak görülen pilositik astrositom genellikle beyincikte ortaya çıkmaktadır. Pediatrik beyin tümörlerinin yaklaşık %25’ini oluşturan ve büyük bir kitle şeklinde kendini gösteren bu tümörler yavaş ilerleme göstermekte ve genellikle iyi huylu çıkmaktadır. Yumuşak dokulu gri nodülle karakterize olan tümör genel olarak cerrahi yöntemlerle tamamen temizlenebilmektedir. Çoğu hastada ameliyatın ardından kemoterapi ve radyoterapi gibi yardımcı tedavi yöntemlerine gerek kalmamaktadır. Bununla birlikte düzenli olarak kontrol edilen tümör genellikle nüksetmemektedir.
Serebellar Astrositom
Çocukluk çağı tümörlerinin ortalama %15’ini oluşturan serebellar astrositomun diğer beyin tümörlerine göre daha iyi sonuçları bulunmaktadır. Lezyonların yalnızca %5-%20’si kötü huylu çıkmaktadır. En çok 5 yaşından küçük çocuklarda görülen tümör ilk evrede baş ağrısı ve kusma gibi belirtilere neden olmaktadır. Bu belirtiler nedeniyle öncelikle başka hastalıklarla karıştırılmaktadır. Belirtilerin devam etmesi ile birlikte şuur kaybı, denge bozuklukları ve görmede bozukluklar da ortaya çıkmaktadır. Bu tümörün tedavisinde beyincik ameliyatı yapılmakta ve çoğunlukla kitle tamamen çıkarılmaktadır.
Gangliogliom
Pediatrik tümörlerin yaklaşık %4-%8’ini oluşturan gangliogliom, ganglion hücresi ve astrositlerden oluşmaktadır. Genellikle temporal lobun orta bölümlerinde ortaya çıkan tümörün sınırları belirlidir. Aynı zamanda, ödemin ortaya çıkmadığı kistik kitle ile karakterizedir. Gangliogliomun en önemli belirtisi çocukların belli aralıklarla geçirdiği nöbetlerdir. Tümörün tedavisinde ise cerrahi yöntemler kullanılmaktadır. Kitlenin tamamı ameliyatla çıkarılabilmekte ve genellikle ışın tedavisine ihtiyaç duyulmamaktadır.
Oligodendrogliom
Gliom tiplerinden biri olan oligodendrogliom çocukluk çağı tümörlerinin %1’ini oluşturan ve oldukça nadir görülen bir tümördür. Anormal oligodendrositler ve astrositlerin birleşmesiyle oluşan tümör genellikle frontal lob yerleşimlidir. En çok 6-12 yaş arasındaki çocuklarda görülmektedir. Uzun zaman boyunca devam eden nöbetlerle karakterize olan oligodendrogliomun tedavisinde çok fazla fonksiyon kaybına neden olmamak amacıyla radikal eksizyon tercih edilmektedir. Bazı cerrahi operasyonlarda kitlenin bir kısmı çıkarılabilmektedir. Bu nedenle ameliyatın ardından çoğu hastaya radyoterapi de uygulanmaktadır. Yapılan araştırmalara göre tedavi sonrasında sağ kalım oranı ortalama %80’dir.
Medulloblastom
Genellikle 10 yaşından küçük çocuklarda görülen medulloblastom tüm pediatrik tümörlerin yaklaşık %20’sini oluşturmaktadır. Posterior fossa tümörlerinden biri olan medulloblastom kötü huylu solid tümörlerden biridir. Metastaz yapabilen tümör merkezi sinir sistemi ile birlikte akciğer, lenfler, kemik ve kemik iliklerine de yayılım gösterebilmektedir. Bununla birlikte metastaz nadir görülen bir durumdur. Oluşum nedeni tam olarak bilinemeyen medulloblastomun sinir hücrelerindeki kötü huylu değişimlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Çok hızlı ve kontrolsüz bir şekilde büyüyen habis karakterli tümör nedeniyle belirtiler de aynı hızla ortaya çıkmaktadır. Medulloblastom, orta hat tümörü olduğu için beyinciğin merkezinde ve 4. vertiküldeki beyin omurilik sıvısının akımında hasara neden olmaktadır. Bu nedenle çoğu hastada hidrosefali ortaya çıkmaktadır. Çocukların yaşı ve tümörün yerine bağlı olarak ve hidrosefalinin de etkisiyle baş büyümeye başlamakta ve makrosefali görülmektedir. Bu şiddetli belirtilerin yanı sıra medulloblastomun diğer belirtileri şu şekildedir:
- Baş ya da bel ağrısı,
- Çocuklarda genel büyüme ve gelişmenin yavaşlaması,
- Baş dönmesi ve kusma,
- Felç,
- Kramp nöbetleri,
- Bilinç bozuklukları,
- Denge bozuklukları ve yürümede güçlük,
- Çift ya da bulanık görme gibi görme bozuklukları.
Bu belirtilerin yanı sıra omurgaya yayılan medulloblastom kol ve bacaklarda zayıflığa ve uyuşukluğa da neden olabilmekte, aynı zamanda bağırsak kontrolü de güçleşmektedir. Tedavisinde ise öncelikle cerrahi yöntemlerden faydalanılmakta ve ameliyat sırasında mümkün olduğu kadar kitle çıkarılmaya çalışılmaktadır. Cerrahi yöntemlerin yanı sıra radyoterapi ve kemoterapi de uygulanmaktadır.
Diğer Tümörler
Çocukluk çağı beyin tümörü çeşitleri posterior fossa tümörleri, supratentoriyal tümörler ve pineal bölge tümörleri olarak ayrılmaktadır. Bu tümör grupları içinde malign ve belign karakterli kitleler yer almaktadır. Primitif nöroektodermal tümör türleri ise yüksek derecede malign karakterli ve genellikle metastaz yapabilen tümörlerdir.
Bu tümörlerin yanı sıra çocukluk çağında görülen diğer tümörler şunlardır:
- Beyin sapı gliomları,
- Koroid pleksus papillomları,
- Intraventriküler tümörler,
- Optik-kiazmatik-hipotalamik gliomlar,
- Germ hücre kökenli tümörler,
- Pineal parankim kökenli tümörler,
- Miskt pineositoma ve pineoblastoma,
- Non-neoplastik kistler ve vasküler lezyonlar.